Projelerden biri

Taaluf Alkhair

MEDYA MERKEZİ

Hükümleri hakkındaki yazısı

Hac ibadeti islamda maddi ve cesedi olarak g,c, yeten her müslümana farz kılınmıştır. Hac ibadeti Allah teala’ya yapılan en büyük ibadetlerden ve ona yakınlaşmanın en büyük sebeplerinden birisidir. Allah’a yapılan hac ibadetinin de (eğer kabul olunmuşsa) cennetten başka bir şey değildir. Hac ibadeti aynı zamanda Allah yolunda cihat etmeye denktir (eğer kişinin cihat etme imkanı yoksa).

 

Hac ibadeti birçok amelle tahakkuk eder; bunlardan bazıları farz bazıları vacip ve bazışarı ise sünnettir.

 

Hac ibadeti Allah’ın bütün elçilerinin yaptığı bir ibadettir. Tüm elçiler Allah teala’nın evini ziyaret etme şerefine nail olmuş ve hac ibadetini yerine getirmişlerdir. Allah teala şöyle buyurdu: Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Al-i imran suresi 97. Ayet

 

Sen ey müslüman kardeşim eğer hac etmeye gidersen orada Allah teala’nın tüm elçilerinin hatıralarını göreceksin. Hz. İbrahim ve onun soyundan gelenlerin evini ziyaret edeceksin. Onların durduğu gibi duracak ve onlar ne yaptıysa onu yapacaksın. Allah teala’nın halis tevhidin ve ibadetin adresi kıldığı bir mekanı ziyaret edeceksin.

 

O mekanın her köşesinde icra edilen ilmi derslerde dil, renk ve ırk ayrımı yapılmadan ümmeti muhammedin nasıl bir oldabileceğini göreceksin.

 

Müslümanlar’ın bazıları hastalıktan veya vefat ettiğinden dolayı hac ibadetinin yerine getirememiştir. Burada ise Allah teala’nın bir rahmeti olarak vekalet haccı ortaya çıkmaktadır. Mesela kronik ve ağır bir hastalığa yakalanmış bir kimsenin hacca gitmesi neredeyse imkansız olduğu için onun yerine vekaleten bir müslüman hac vazifesini vekaleten yapabilir. Bu durum hac vazifesini yerine getiremeden vefat eden müslümanlar için de geçerlidir.

 

Bu ruhsata hadis-i şeriflerde birçok delil vardır. Bunlardan bazılarını sizin için aşağıda derledik:

 

İbnu abbastan (radıyallahu anhum) rivayet edildiğine göre: Rasulullah sav bir adamın:  ‘’şibrime adına lebbeyk’’ dediğini işitir, şibrime kimdir diye sorar, adam, benim kardeşimdir der. Peki sen kendi adına hacc ettin mi diye sorar rasulullah, adam da hayır ey Allah’ın elçisi der. Öyleyse önce kendi adına hacc et buyurur rasulullah. (ebu davud menasik 26, ibni mace menasik 9)

 

Abdullah ibnu abbas’ın (radıyallahu anhum) rivayet ettiğine göre bir kadın rasulullah sav’in yanına gelir ve babasının, hac ibadeti farz kılındığında çok yaşlı olduğunu ve hac etmeden vefat ettiğini siöyler ve rasulullah sav’den onun yerine hac etmek için izin ister ve rasulullah ta izin verir.

 

Bir başka hadiste sahâbeden bir kadın, haccetmeyi adadığı halde bunu yapamadan ölen annesinin yerine haccedip edemeyeceğini sormuş, Hz. Peygamber de, “Evet, onun adına haccet. Eğer annenin bir borcu olsaydı onu ödemeyecek miydin? Öyleyse Allah’a olan borcu da ödeyin. Allah’a olan borç ödenmeye en lâyık olanıdır” demiştir (Buhârî, “Cezâʾü’ṣ-ṣayd”, 22, “İʿtiṣâm”, 12

 

Ve ne mutlu Dünya’dayken hac vazifesini yerine güzel bir şekilde yerine getiren ve haccı kabul olan ve neticede annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahsız olarak yaşamaya devam eden kişiye. Aynı şekilde vekaleten hac edip yakınının veya sevdiği bir müslümanın bu makama nail olmasına sebep olan kişiye ne mutlu ki böyle güzel bir şeye vesile oldu.

 

Bedel haccı projesi böyle bir temennisi olan müslümanlara bu hizmeti profesyonel bir şekilde sunmak için hayata geçirilmiştir. Allah muvaffak kılsın.

 

Dr. İbrahim El-cermi